NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
63 - (2865) حدثني
أبو غسان
المسمعي
ومحمد بن
المثنى ومحمد
بن بشار بن
عثمان (واللفظ
لأبي غسان
وابن المثنى).
قالا: حدثنا
معاذ بن هشام.
حدثني أبي عن قتادة،
عن مطرف بن
عبدالله بن
الشخير، عن
عياض بن جمار
المجاشعي؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال، ذات
يوم في خطبته
"ألا إن ربي
أمرني أن
أعلمكم ما
جهلتم مما
علمني، يومي
هذا. كل مال
نحلته عبدا،
حلال. وإني
خلقت عبادي
حنفاء كلهم.
وإنهم أتتهم الشياطين
فاحتالتهم عن
دينهم. وحرمت
عليهم ما
أحللت لهم.
وأمرتهم أن
يشركوا بي ما
لم أنزل به
سلطانا. وإن
الله نظر إلى
أهل الأرض
فمقتهم،
عربهم
وعجمهم، إلا
بقايا من أهل
الكتاب. وقال:
إنما بعثتك
لأبتليك
وأبتلي بك.
وأنزلت عليك
كتابا لا
يغسله الماء.
تقرؤه نائما
ويقظان. وإن
الله أمرني أن
أحرق قريشا.
فقلت: رب! إذا
يثلغوا رأسي
فيدعوه خبزة.
قال: استخرجهم
كما استخرجوك.
واغزهم نغزك.
وأنفق فسننفق
عليك. وابعث
جيشا نبعث
خمسة مثله.
وقاتل بمن أطاعك
من عصاك. قال:
وأهل الجنة
ثلاثة: ذو
سلطان مقسط
متصدق موفق.
ورجل رحيم
رقيق القلب
لكل ذي قربى،
ومسلم. وعفيف
متعفف ذو عيال.
قال: وأهل
النار خمسة:
الضعيف الذي
لا زبر له، الذين
هم فيكم تبعا
لا يتبعون
أهلا ولا
مالا. والخائن
الذي لا يخفى
له طمع، وإن
دق إلا خانه.
ورجل لا يصبح
ولا يمسي إلا
وهو يخادعك عن
أهلك ومالك".
وذكر البخل أو
الكذب
"والشنظير
الفحاش" ولم
يذكر أبو غسان
في حديثه "وأنفق
فسننفق عليك".
{63}
Bana Ebû Gassan
El-Mismaî ile Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşar b. Osman rivayet
ettiler. Lâfız Ebû Gassan ile İbni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muâz b. Hişam
rivayet etti. (Dediki): Bana babam, Katade'den, o da Mutarrif b. AbdiIIah b.
Sihhîr'den, o da İyad b. Hımar EI-Mışâvî'den naklen rivayet ettiki:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bir gün hutbesinde şöyle buyurrmışlar:
«Dikkat edin ki, Rabbim
bana öğrettiklerinden bilmediklerinizi bugün size öğretmemi emretti. (Buyurdu
ki: Bir kul'a verdiğim her mal helâldir. Ben kullarımın hepsini müslüman olarak
yarattım. Ama onlara şeytanlar gelerek kendilerini dinlerinden alıp götürdüler.
Benim kendilerine helâl kıldıklarımı, onlara haram ettiler. Benim hakkında
zelil indirmediğim bîr şeyi, bana şerik koşmalarını emrettiler.
Şüphesi ki, Allah yer
hnlkına bakarak onların Arabına. Acemine şiddet huğzetmiştir. Yalnız ehl-i
kitabdan bir tokım bakiyyeler müstesna!
Teâla Hazretleri: Ben
seni ancak İmtihan edeyim ve seninle başkalarını imtihan edeyim diye gönderdim.
Sana su götürmez hir kitab indirdim. Onu uyurken, uyanıkken okursun, buyurdu.
Gerçekten Allah bana Kureyş'i cayır cayır yakmamı emretti. Ben: Yâ Rabbi! O
halde benim başımı yararlar, onu bîr ekmek parçasına çevirirler, dedim.
Teâlâ Hazretleri: Onlar
seni nasıI çıknrdılarsa. sen de onları çıkar. Onlarla gaza et ki, sana yardım
edelim. infakda bulun, bîz de sana infak edelim! Sen bir ordu gönder. Biz onun
beş mislini gönderelim! Sana İtaat edenlerle birlikte isyan edenlere karşı
harbet, buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır:
1- Kuvvet sahibi, adaletli,
sadaka verici, muvaffak!
2- Her akrabaya ve
müslüman'a karşı ince kalpli, merhametli bir adam!
3- Bir de iffetli,
namuslu, çoluk çocuk sahibi, buyurdu.
Cehennemlikler ise beş
kısımdır:
1- Akl' olmayan, zayıf
kişi! Böylelerî sizin aranızda tâbi olarak bulunurlar. Hiç bir aile ve mala
tâbi olmazlar.
2- Tama yüze vurmayan hain, kapıyı çalsa ona hıyanet
eder.
3- Akşamda sabahda sana
ailen ve malın hakkında mutlaka hıyanet eden adam, buyurdu.
4 Cimriliği yahut yalanı da zikretmiştir.
5- Bir de kötü huylu
küfürbaz,
Ebu Gassan kendi
hadîsinde: «İnfak et, biz de sana infak edeceğiz...» cümlesini anmadı.
63-م - (2865) وحدثناه
محمد بن
المثنى
العنزي. حدثنا
محمد بن أبي
عدي عن سعيد،
عن قتادة،
بهذا الإسناد،
ولم يذكر في
حديثه "كل مال
نحلته عبدا،
حلال".
{m-63}
Bize bu hadîsi Muhammed
b. Müsennâ El-Anezî de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ebi Adiy
Saîd'den, o da Katade'den naklen bu îsnadla rivayet etti. Ama o hadisinde:
«Bir kul'a verdiğim her
mal helâldir...» cümlesini anmamıştır.
63-م 2 - (2865) حدثني
عبدالرحمن بن
بشر العبدي.
حدثنا يحيى بن
سعيد عن هشام،
صاحب الدستوائي.
حدثنا قتادة
عن مطرف، عن
عياض بن حمار؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم خطب ذات
يوم. وساق
الحديث. وقال
في آخره: قال
يحيى: قال شعبة
عن قتادة. قال:
سمعت مطرفا في
هذا الحديث.
{m-63-2}
Bana Abdurrahman b. Bişr
El-Abdî rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd, Destevâî sahibi Hişam'dan
rivayet etti. (Demişki): Bize Katâde, Mutarrif'den, o da İyâd b. Hımar'dan
naklen rivayet ettiki:
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bir gün hutbe okumuş...
Ve râvî hadîsi nakletmiş;
sonunda şöyle demiştir: «Yahya dediki: Şu'be, Katade'den naklen söyledi.
Katâde: Ben bu hadîs hakkında Mutarrif'i dinledim, demiş.»
64 - (2865) وحدثني
أبو عمار،
حسين بن حريث.
حدثنا الفضل بن
موسى عن
الحسين، عن
مطر. حدثني
قتادة عن مطرف
بن عبدالله بن
الشخير، عن
عياض بن حمار،
أخي بني مجاشع،
قال: قام
فينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ذات
يوم خطيبا.
فقال "إن الله
أمرني" وساق
في الحديث بمثل
حديث هشام عن
قتادة. وزاد
فيه "وإن الله
أوحى إلى أن
تواضعوا حتى
لا يفخر أحد
على أحد، ولا
يبغي أحد على
أحد". وقال في
حديثه "وهم
فيكم تبعا لا
يبغون أهلا
ولا مالا". فقلت:
فيكون ذلك؟ يا
أبا عبدالله!
قال: نعم. والله!
لقد أدركتهم
في الجاهلية.
وإن الرجل
ليرعى على
الحي، ما به
إلا وليدتهم
يطؤها.
{64}
Bana Ebû Ammar Hüseyin
b. Hureys de rivayet etti. (Dediki): Bize Fadl b. Musa, Hüseyin'den, o da
Matar'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Katâde, Mutarrif b. Abdillah b.
Sihhîr'den, o da Benî Muşâci'ın kardeşi İyad b. Himar'dan naklen rivayet etti.
(Şöyle demiş):
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bir gün hutbe okumak üzere aramızda ayağa kalktı da:
«Şüphesiz kî, Allah bana
emir buyurdu...» dedi.
Râvî hadîsi Hişam'ın
Katâde'den rivayet ettiği hadîs gibi nakletmiş. Şunu da ziyâde eylemiştir :
«Şüphesiz ki, Allah bana
sîzin tevazu göstermenizi bildirdi. Tâ kî, kimse kimseye karşı böbürlenmesin,
kimse kimseye tecavüzde bulunmasın!»
O, hadîsinde şunuda
söylemiştir :
«Onlar sizîn aranızda
tabiîlerdir. Ne aile ararlar, ne de mal.»
(Katâde diyor ki:) Ben
(Mutarrife): Bu olur mu ya Ebâ Abdillah? dedim.
— Evet! Vallahi ben
onlara cahiliyyet devrinde eriştim. Bir adam mahallenin koyunlarını güdüyor,
kendisine ancak onların cariyesi veriliyor, ona yakınlık ediyordu, dedi.
İzah:
«Bir kula verdiğim her mal
helâldir...» cümlesinden murad: Arabların kendilerine haram kıldıkları sâibe,
bahire gibi şeyleri inkârdır. Bunlar onların haram itikad etmesiyle haram
olmazlar, demektir.
Hunefâ': Hanif'in
cem'idir. Hanîf müslüman demektir. Bâzıları bu kelimenin günahlardan temiz
mânâsına geldiğini, bir takımları da doğru ve hidâyeti kabule müheyya demek
olduğunu söylemişlerdir,
Allah Teâlâ'nın yeryüzü
halkına bakarak Arabına, Acemine şiddetle buğz etmesi Rusûlulah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in gönderilmesinden önce olmuştur. Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'i imtihan buyurması risâleti tebliğ, cihâd ve hak yolunda
sabır gibi şeyler hususunda, ümmetini imtihan ise, iman edip etmeyecekleri,
taatta bulunup bulunmıyacakları hususundadır. Bu imtihan her şeyden meydana
çıkarak kullar tarafından bilinsin diyedir. Yoksa Teâlâ Hazretleri hâşa
imtihana muhtaç değildir. O her şeyi vukuundan önce bilir.
Zebr : Akıl demektir.
Bâzıları bu kelimenin mal mânâsına geldiğini, bir takımları da itîmad edilecek
şey demek olduğunu söylemişlerdir.
Ebû Abdillah, Hz.
Mutarrif'in künyesidir. Mutarrif (Radiyallahu anh) cahiliyyet devrine
yetiş/nemişse de «yetiştim» sözüyle her halde devrin sonlarına ve eserlerine
yetiştiğini kasdetmiş olacaktır.